Pazartesi, Şubat 25, 2008

kırık

oyuncaklarımı apartmanın bahçesine indirir ve arkadaşlarımla birlikte sıraya girerek oynardım...
kendi bisikletime binmek için sıra beklediğim gibi...

büyüdüm, paramı tekbaşıma harcayamıyorum, sakız kutumdaki sakızları tek başıma çiğneyemiyorum, aklımı beynimi sevgimi dağıtmaya çalışıyorum,
biraz bana, biraz sana, biraz ona olsa çok mutlu oluyorum...

küçüktüm, herkes benim gibi düşünür sanırdım,
büyüdüm, zamanı bölüşmeye inanmadıklarını ve tamamını istediklerini anladım...


hayal kırıklığı...

2 yorum:

pigmelerle.dans.eden dedi ki...

Bazen ben de omrumu baskalarinin bahcelerine cicek dikmekle gecirmis gibi hissediyorum. Bunu burada oturdugum her kiralik evin bahcesine kesinlikle bana yar olamayacak mango, avakado dikerek, fidanlar cikinca ne kadar sevindigimi farkedince anladim...
Olsun ama yine de :)

sherlotte holmes dedi ki...

"ömrümü başkalarının bahçelerine çiçek dikmekle geçirdim"

meltem, bu ne güzel, bu ne güzel, ne güzel bi söz oldu.

ömrünü başkalarının bahçelerine çiçek dikmekle geçirmek, benim de hep yaptığım, pişman olmadığım...

buraya her gelişinde başka bir güzellik katıyorsun, çok mutlu oluyorum :)

sevgiler...